SOSYAL SORUMLULUK PROJELERİ

NEREDEN BAŞLASAM, NASIL ANLATSAM...

  


NEREDEN BAŞLASAM, NASIL ANLATSAM... 

Esra her sabah olduğu gibi erkenden kalkmış, işe gitmeden önce yürüyüşünü yapıyordu. Kafasında bugün yapacağı toplantılar, akşam için pişireceği yemek ve yıkanacak çamaşırlar vardı.

“Her şeye tek başıma yetişmeye çalışıyorum. Ama yine de kimseyi mutlu edemiyorum. Kimseye yaranamıyorum. İş yerinde müdürlerim, elemanlarım, evde eşim, çocuklarım, hatta arkadaşlarım bile… Bu kadar koşturmama rağmen kimseden bir teşekkür alamıyorum. Yokluğumda ise sanki herkes bayram havasında.  Yoruldum artık… Bu kadar mı itici bir insanım ben?”

Zihninde tüm bunlar dönerken gözü bankta oturan yaşlı amca ve teyzeye takıldı. Onlara bakarken neredeyse ayağı takılıp düşecekti. Onları biraz izlemeye karar verdi ve başka bir banka yerleşti

“Bunca sene sonra bu mutluluğun sırrı nedir bana söyleyin Allah aşkına?” dedi kendi kendine ve sesli söylediğini fark ederek ağzını kapattı. 

Teyze neredeyse bankın yarısını kaplayacak kadar kiloluydu ama sanki 5 yaşında bir kız çocuğu gibi utanıyor, gözlerini yere eğip gülüyor, küsüyor gibi yapıp sonra amcaya sıcacık bakıyordu. Mimikleriyle, tepkileriyle öyle sevimliydi ki, Esra bile onun tavırlarına gülümserken buldu kendini. Nasıl yapabiliyordu anlayamadı ama seyretmeye devam etti.  Teyzenin orada bulunması sanki amcaya ayrı bir mutluluk veriyor, söylediklerine kıymet veriyordu, orada olmasa bir şeyler eksilecekmiş gibi bir hali vardı. Amcanın teyzeye bakışları adeta bir Mecnun, bir Ferhat edasındaydı. Ama asıl konu bu değildi. Teyzede bir şeyler vardı. Neydi onu böyle çekici hale getiren?  

Sonra günümüzdeki ilişkilerini düşündü. İnsanlar birbirlerinin ihtiyaçlarını görmezden gelip adeta ölü taklidi yapar hale gelmişti. Eşler birbirlerini duymuyor, duysa da karşılık vermiyorlardı. Ya tartışma çıkmasın ya da kalbi kırılmasın diye bir iki defaya mahsus yapılan güzelliklerin devamı gelmiyordu. Herkes kendi istek ve ihtiyaçlarına konsantre, karşısındakini ise düşüncesizlikle suçluyordu. Çiftler birbirini çekici bulmayı bırak, itici buluyor, mutlu olamıyorlardı…

Bu sadece günümüze özel miydi?

Ya da sadece ikili ilişkiler için mi geçerliydi?

  • Çalışanından kaliteli bir iş çıkarmasını bekleyen yönetici,
  • Öğrencisinin derslerindeki performansından, katılımından memnun olmayan bir öğretmen,
  • Arkadaşıyla aynı noktada buluşamayan bir genç,
  • Çocuğuna söz geçiremeyen bir anne için de geçerli değil miydi?



Nasıl oluyordu da insanlar bu kadar fayda vermek, etkili olmak, karşılıklı mutlu hissetmek isterken, ilişkilerde bu kadar olumsuz sonuçlarla karşılaşıyorlardı?

Demek ki insanların onları itici ve çekici yapan özellikleri olmalıydı. 

Peki, neydi bunlar?

  • Başkalarının davranışlarını değiştirmeye çalışmak…
  • Sürekli hesap soran ve talep eden tarafta olmak…
  • Tartışmak, didişmek, diklenmek…
  • Şikâyet etmek…

  • Tebessümsüz, asık bir suratla iletişim kurmak…
  • Tekrar tekrar karşıdaki insana aynı şeyleri anlatmak, gereğinden fazla konuşmak…
·   karşımızdaki ister çalışanımız, ister öğrencimiz, ister arkadaşımız, ister çocuğumuz, ister eşimiz olsun; ona itici gelir ve ilişkileri olumsuz yönde etkiler. İnsanı iletişimde haklıyken bile haksız duruma düşürür.


Tam zıttında ise;

  • Güler yüzlü, tebessümlü olmak…
  • Neşeli ve canlı olmak…
  • Hayatta farklı konularda meşguliyetlere sahip olmak…
  • İhtiyaç gidermeye konsantre olmak…
  • Şikayet yerine teşekkür eden taraf olmak…

ortam ya da kişiler kim olursa olsun; insanı çekici kılan şeylerdir.


Hiç kimse yanında sürekli şikâyet eden birisi olsun istemez, ama bir yere girdiğinde tebessümüyle, canlılığıyla renk katan birisi her zaman aranılan kişi olur. Varlığında insana neşe katarken, yokluğunda gözler hep onu arar. 

Şikâyet etmek problemlerimizi daha da çoğaltırken, yapıcı olmak bizi çözüme yaklaştırır. Bu da insanı başarılı ve mutlu kılar.

Esra yürüyüşünü tamamlarken, yaşlı amca ve teyze hala aynı bankta gülüşüp şakalaşıyor, yaşamlarını paylaşıyorlardı.

“İşte hayatın sırrını çözen bir çift” dedi yüksek sesle ve bu sefer ağzını kapatmadı. Onlara küçük bir alkışla kendini fark ettirdi ve kendi de fark etti nereden başlaması gerektiğini…

İnsan nereden başlayacağını bilirse, yol onu istediği yere ulaştırır. Hayatta farkında olmadığımız küçücük olumsuz tepkiler bizi hiç istemediğimiz yerlere götürürken, küçücük olumlu tepkiler ise hayal bile edemeyeceğimiz kadar mutlu edebilir…

İlişkilerimizde başarılı ve mutlu olmanın yolu da bunu fark edebilmekte gizlidir…




***

Deneyimsel Tasarım Öğretisi, geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur. 

İnsanın daha mutlu, daha başarılı, daha iyi ilişkilerinin olması için yöntemler sunar.

"Kim Kimdir", "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" Programları ile bu amaca katkı sağlar.

Deneyimsel Tasarım Öğretisinde anlatılan tüm bilgiler, gerçek bilgiler olup, tüm zamanlar, tüm konular ve tüm insanlar için geçerlidir.

***


20 yorum:

  1. Çok güzel bir yazı. Beklemek ve bunu çevresindekilerden beklemek.... Nasıl da insanı mutsuz ediyor. İnsan Talep etmeden, şikayet etmeden, dengeli davranmayı öğrenerek ulaşabilir tam da istediğine oysa ki....

    YanıtlaSil
  2. Ya şikayet edeceğiz ya da problemi çözeceğiz

    YanıtlaSil
  3. Elinize sağlık.

    YanıtlaSil
  4. İnsanın farklı pencerelerden bakmasını sağlayan bir yazı olmuş. Elinize sağlık :)

    YanıtlaSil
  5. İlişkileri zorlaştırıyor kolay yolu varken:)

    YanıtlaSil
  6. Çocuk edasındaki o teyzeyi gördüm adeta. Kaleminize sağlık. Birbirimizden öğreneceğimiz çok şey var

    YanıtlaSil
  7. Nurcan Küçüksöz12 Mart, 2024 05:08

    Küçücük fakat sürekli yasasal tepkiler vermek nasip olsun hepimize :) kaleminize sağlık sevgilerimle 🤍

    YanıtlaSil
  8. Elinize emeğinize sağlık. Doğruyu güzel anlatabilmek ve tebessüm :)

    YanıtlaSil
  9. Karşılaştığımız her olayın bize mesajı var, banktaki yaşlı çiftte olduğu gibi.. anlayıp hayatımızı dengeye getirmek nasip olsun. Emeğinize sağlık🙃

    YanıtlaSil
  10. Fark edebilmek, idrak edebilmek ve hayatımıza geçirebilmek nasip olsun. Ne kadar da anlaşılabilir bir yazı olmuş, umarım ki anlayabiliriz 🥰
    Emeklerinize sağlık.

    YanıtlaSil
  11. Davranışlarımızdaki ufacık değişiklikler ilişkilerimizi etkiliyor…çok teşekkür ederiz☘️

    YanıtlaSil
  12. Yanıtlar
    1. "İşte hayatın sırrını çözen bir çift” İnşaALLAH bizler de bu çift gibi hayatın sırrını çözenlerden oluruz .

      Sil
  13. şöyle bir düşününce şikayet ne kadar itici kim ister ki böyle birini yanında:)

    YanıtlaSil
  14. İnsan hep başkalarından beklerken asıl beklemesi gerektiği yerşn kendisi olduğunu anlarsa hayatındaki pek çok problem de takır takır çözülmeye başlar aslında. Ne mutlu ki çekiciliklerini arttırmaya model insanlar bir arada olabileceğimiz ortamlar var. Kaleminize, yüreğinize sağlık✨️

    YanıtlaSil
  15. Ne kadar içten ve günümüzü ifade eden bir yazı olmuş.kaleminize sağlık 💐

    YanıtlaSil
  16. Emeğinize sağlık 💐 Beklentiyi iç dünyaya yerleştirmek çok önemli….

    YanıtlaSil
  17. Emeğinize sağlık, satır satır düşünülmüş bedelli bir yazı, Maşallah 🌺

    YanıtlaSil
  18. Anlıyoruz ki ; Başkalarından kendi ihtiyaçlarının giderilmesini bekleyenler değil başkalarının ihtiyaçlarını giderenler çekici. Kaleminize sağlık..

    YanıtlaSil
  19. iş hayatında bulunan herkesin okumasu gereken bir yazı

    YanıtlaSil