PES ETTİM
Sezen ailesinin nazlı kızıydı. Üç erkek çocuktan sonra dünyaya gelmişti anne ve babası çocukluğu boyunca bir dediğini iki etmediler. Her istediği alınmış istediği okullarda okumuş Sezen‘e hiç hayır denmemişti. Ailesi adeta etrafında dönüyordu böyle büyümüştü Sezen.
Yıllar su gibi akıp geçmiş ve artık evlilik yaşı
gelmişti üniversitede tanıdığın Mesut’la iki yıllık güzel bir ilişkileri vardı
ve bunu evlilikle taçlandırmışlardı.
Sezen genç kızlığında ev işi veya yemek yapma ile
ilgili herhangi bir tecrübesi yoktu. Her şeyi annesi yapardı ona hiçbir şey
yaptırmamıştı. Ama gün gelip çattı ve artık Sezen’in de mutfağa girip yemek
yapması ve evini temizlemesi gerekiyordu. Evliliğin ilk ayında misafirliğe
gitmekten evde ne temizlik ne yemek gibi işlerle ilgilenemedi.
Ama artık evde yemek yapması ve evin temizliğini yapması gerekiyordu. Bir gün çorba yapmak için mutfağa girdi. Tarife baktı,
tarifte ne yazıyorsa birebir uyguladı ama sonuç çok sulu bir çorba yapmıştı.
Sezen hemen annesini aradı.
Anne tarifin her şeyini birebir yaptığım halde niye
benim çorbam sulu oldu. Bir de sen tarifini ver seninkini yapayım dedi.
Annesi tarifi verdi ve annesinin çorbasını yapmaya
koyuldu. Yine olmadı yine sulu bir çorba yaptı Sezen. Neden olmuyordu niye
yapamıyordu?
Üzüldü sinirlendi yine annesini aradı ve anne yine
olmadı yine yapamadım yine çok sulu oldu dedi. Neyse ben en iyisi pilav yapayım
dedi ve annesinden tarif aldı.
Pilavı denedi bu sefer güzelce tarife uydu hazırladı
ve pişmeye bıraktı.
Mutfaktan nefis kokular geliyordu, pişti dedi. Gitti
ve ne görsün lapa bir pilav olmuştu. Bu seferde pilavın suyunu fazla kaçırmıştı
pilav da olmadı.
Artık pes ettim dedi ve annesini aradı.
Anne ben yemek yapamıyorum, pilavı da yapamadım,
çorbayı da yapamadım. Ben gerçekten yemek yapmayı beceremiyorum dedi üzülerek
annesine. Annesi “Hayır Sezen ben de ilk
evlendiğimde bende evliliğin ilk aylarında yemek yapamıyordum ama pes etmedim.
Ve şuan herkes tariflerimi sorar, yemeklerimin lezzeti dillerden dillere
dolanıyor biliyorsun kızım.”
“ Sen de pes etmeyeceksin bir kere olmadı diye bir
daha hiç olmayacak anlamına gelmiyor” dedi. “Her şeyin bir ilki vardır. İlkler
zordur emek ister devamlılık ister sen de yemek yapacaksın kıvamlı çorba
kıvamlı yemek kıvamlı pilav yapacaksın ama pes etmezsen.” “Devam etmelisin
kızım, ilkler zordur ama devam edersen o sana kolaylaşacak.” dedi annesi
Sezen’e. O
günden sonra Sezen annesiyle bu konuşmasından sonra olumsuz sonuca rağmen devam
etti. Her geçen gün yemekleri daha
kıvamlı hale geldi.
Her şeyin başı zordur ama devam ederse insan o
zorluk sonunda kolayla erişiyor. Başta zorlandığı şey insanın artık çok kolay
yapabileceği bir şeye dönüşüyor. Ama burada önemli olan insanın olumsuz sonuca
rağmen devam etmesi. İnsan buralarda sınanıyor. Eğer olumsuz sonuca bakıp pes
ederse devam etmezse istediği sonucu elde etmesi zorlaşıyor.
Her şeyin bir çıraklığı vardır kalfalığa geçmek
istiyorsak, çıraklıktan çıkmamız gerekiyor. Çıraklıktan çıkmak için de iyi bir
çırak olmamız gerekiyor.
Pes etmeyen olumsuz sonuca rağmen devam eden
olmalıyız.
Deneyimsel Tasarım Öğretisi, geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur.
İnsanın daha mutlu, daha başarılı, daha iyi ilişkilerinin olması için yöntemler sunar.
"Kim Kimdir", "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" Programları ile bu amaca katkı sağlar.
Deneyimsel Tasarım Öğretisinde anlatılan tüm bilgiler, gerçek bilgiler olup, tüm zamanlar, tüm konular ve tüm insanlar için geçerlidir.
***
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder