SOSYAL SORUMLULUK PROJELERİ

İYİ ANNE OLABİLMEK



İYİ ANNE OLABİLMEK

İki eski arkadaş yaz bitmeden güneşli günün tadını çıkarmak için buluşmuşlardı. Her hafta sonu çocukları alır mahalledeki parka giderlerdi. Çocuklar parkta oyalanırken, onlar da haftanın yorgunluğunu sohbet ederek atarlardı. 


Eda ve Ece 30 yıla yakın süredir birbirlerini tanıyorlardı. Aynı mahallede büyümüşler, okula beraber gitmişler, benzer kültürlerde yetişmişlerdi. Düğünler, cenazeler, doğumlar, özel günler derken bugüne omuz omuza gelmişlerdi. Şimdi ikisi de evli ve çocuklu, hayatlarının “annelik” bölümündeydiler… 


İkisinin de kızları benzer yaştaydı. Kendileri gibi, onlar da bir arada büyüsünler, birbirlerini kardeş bilsinler istiyorlardı. Erken yaşta edinilen dostlukların ne kadar kıymetli olduğu tecrübeyle sabitti… 




Eda ve Ece pek çok konuda iyi anlaşsalar da, mesele annelik olduğunda yöntemleri farklılaşıyordu. 


Eda kızının mutlu bir çocukluk geçirmesini diliyordu. Bunun için onunla çeşit çeşit oyunlar oynuyor, her güne farklı bir aktivite planlıyordu. Birlikte mutfağa girip kek pişiriyorlar, bir yandan müzik açıp dans ediyorlardı. Eda’nın en büyük sevinci çocuğunun kahkahalarına şahit olmaktı. Her fırsatta onu ne kadar sevdiğini söylüyor, doya doya sarılıp öpüyordu. “Sevildiğini hissetmeli.” diyordu. Kendi annesiyle olan ilişkisinin aksine, Eda kızıyla arkadaş gibi olmayı seçiyordu… 


Ece’nin yöntemi ise bambaşkaydı… O disipline inanırdı. Bir çocuğun her şeyden çok hayatı tanımaya, sorumluluk almaya ve kurallara ihtiyacı olduğunu düşünüyordu. Daha bebekliğinden itibaren kızının günlerini saat saat planlıyor, rutinler oluşturuyordu. Uyku saatleri ve beslenme düzeni hiç değişmiyordu. Şaşırıyordu Eda’nın kızına şekerli kekleri yedirmesine. Kendisi henüz hiç tatlıyla tanıştırmamıştı kızını. “Alışmasın, sonra hep arar.” diyordu. Onun için sebzeler kurtarıcıydı. Brokoli sofraların baş tacıydı. Bir anne olarak en büyük hedefi kızına doğru ve yanlışı öğretmek, düzgün bir insan olarak yetiştirmekti. Vatana millete hayırlı olmalıydı… 




İşte bu yüzden, mesele anneliğe geldiğinde zaman zaman tartışırlardı. Eda, Ece’yi “Biraz rahat mı bıraksan kızı?” diye eleştirir, Ece ise Eda’ya “Şımartıyorsun çocuğu.” diye çıkışırdı.


Niyetleri kötü değildi, aksine ikisi de “iyi anne” olma çabasındaydı… 


Peki “iyi” denilen şey gerçekte neydi? 

İnsanoğlu hayatta her zaman iyiye ulaşmak ister. İyi bir kariyere sahip olmak, iyi bir eş olmak, iyi bir ebeveyn olmak, iyi bir yemek yemek, her şeyin iyisini satın almak… İyiyi istemek ortaktır, ancak iyiye giden yollar bazen farklılaşır… 

• Kimisi hayatın keyifli kısmına odaklanır. Sevmek ve sevilmeye, bulunduğu ortamı, ilişkilerini güzelleştirmeye önem verir… Yediği yemeğin lezzetli olmasını, kahvenin orta şekerlisini, arkadaşın eğlencelisini ister… 
• Kimi de vardır ki her zaman faydayı seçer… Fayda veren ilişkiler, geliştiren uğraşlar, yemeğin sağlıklısı, çayın en antioksidanlısı olmalıdır… Hayatını kurallar çerçevesinde yönetir, gününü en ince ayrıntısına kadar planlar, ne iş yapsa detaylara önem verir… 
• “İyi bir yemek” lezzetli olan mıdır, yoksa sağlıklı olan mı? 
• “İyi bir ayakkabı” şık olan mıdır, yoksa ortopedik olan mı? 
• “İyi bir araba” hız yapan mıdır, yoksa az yakan mı? 
• “İyi bir yönetici” moral veren midir,  öğreten mi? 
• “İyi bir arkadaş” seninle birlikte gülen midir, problemine çözüm üreten mi? 
• “İyi bir eş” sevdiğini söyleyen midir, faturaları ödeyen mi? 
• “İyi bir anne” çocuğuyla oyun oynayan mıdır, ona kurallar koyan mı?


Yollar, yöntemler farklı olsa da, her insan iyinin peşinden koşar… 

Oysa bu koşturmada insanın durup bir düşünmesi gerekir… 


Bir şeyi iyi yapan gerçekte nedir? 

Sadece doğrular mı insanı iyiye götürür… Yoksa sadece güzeller mi… 

Sadece faydaya yönelik hareket etmek mi insanı iyi yapar… Yoksa hazzı arttırmaya çalışmak mı… 


Nasıl ki bir yapbozun parçaları bir araya geldiğinde anlamlı bir resim meydana geliyorsa, insan da hayatında faydayı ve hazzı, doğruyu ve güzeli bir araya getirdiğinde “iyilik haline” ulaşır… 


Sağlığı lezzetle, rahatlığı şıklıkla, pratikliği tedbirle, merhameti disiplinle, eğlenebilmeyi otoriteyle bir araya getirdiğinde “iyileşmeye” başlar…

Belki de bu yüzdendir hayatın Eda’ları ve Ece’leri bir araya getirmesi… Biri diğerinden fayda vermeyi, diğeri ise güzelleştirmeyi, keyif alabilmeyi öğrensin diye… Eksik parçalarımızı birbirimizden öğrenebilelim, davranışlarımızda, seçimlerimizde dengeyi bulabilelim diye… 

İyi düşünelim, iyi tepkiler verelim, iyi ilişkiler kuralım, iyi yaşayalım ve vedamızı iyi yapalım diye… 

İyilerden ve iyileştirenlerden olabilmek dileğiyle…





  ***

Deneyimsel Tasarım Öğretisi, geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur. 

İnsanın daha mutlu, daha başarılı, daha iyi ilişkilerinin olması için yöntemler sunar.

"Kim Kimdir", "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" Programları ile bu amaca katkı sağlar.

Deneyimsel Tasarım Öğretisinde anlatılan tüm bilgiler, gerçek bilgiler olup, tüm zamanlar, tüm konular ve tüm insanlar için geçerlidir.

***

15 yorum:

  1. Doğruyu güzelle birleştirmek için hayatın Eda’lar ve Ece’leri birleştirme stilinin doğruluğu ve güzelliğine hayran olmamak mümkün değil…
    İyi ki 🌸🙏🏼
    Kaleminize sağlık hocam ☺️

    YanıtlaSil
  2. Tek kanatla kuşun uçamayacağını hatırlattı bu yazı. Elinize sağlık.

    YanıtlaSil
  3. Gerçekten çok güzel ve samimi bir yazı okudum… Faydayı keyifle aldım☺️ Çok İYİydi🤩 emeğinize sağlık💐

    YanıtlaSil
  4. Tesadüf yoksa hayatta bu yazı boşuna çıkmamıştır karşıma.

    Kaleminize sağlık. Öğreten düşündüren, nerede neyi yanlış yaptığının farkına vardıran faydalı bir yazı olmuş.

    YanıtlaSil
  5. Hepimiz için kavramların anlamları net olunca nasılda güzel bir yaşam olur 🥰💞

    YanıtlaSil
  6. İyi bir anne olabilmeği çok akıcı ve anlaşılır bir dille anlatmışsınız.. teşekkürler.. kaleminize sağlık..

    YanıtlaSil
  7. İyilerden ve iyileştirenlerden olmak dileğiyle

    YanıtlaSil
  8. iyi ve iyileştiren olmak... ne güzel özetlemişsiniz. Tüm annelere, insan yetiştiren tüm bireylere ölçü niteliğinde... çok teşekkürler

    YanıtlaSil
  9. Epistemolojinin önemini vurgulayan faydalı ve keyifli bir yazı.. Kaleminize sağlık 🌸

    YanıtlaSil
  10. Güzel bir ikilem. İyiyi bulabilmek dileğiyle, emeğinize sağlık 🌸

    YanıtlaSil
  11. Hayatta fayda da haz olmadan pek tatsız oluyor 🤭

    YanıtlaSil
  12. İyi kavramı kişiden kişiye değişiyorsa belki de bir durup düşünmek lazım. Bu kavramın temel/basic anlamı neydi bir zamanlar diye… İşte tam da bu sebepten Kim Kimdir semineri almanın zamanı gelmiş olabilir :)

    YanıtlaSil
  13. Ah şu iyi'nin gerçek tanımını yapabilsek... Nerelere varırdo insanoğlu...
    Kaleminize sağlık 🧡

    YanıtlaSil
  14. Hayatımızda dengenin önemini ne kadar güzel aktarmışsınız. İki zıt karakterli arkadaş aslında ikisininde birbirinden öğrenmesi gerekenler var. Kaleminize sağlık…

    YanıtlaSil
  15. Sahi 'iyi' demek ne demekti...

    YanıtlaSil