Hızlı mı Olsun, Hızlandırılmış mı?

HIZLI MI OLSUN, HIZLANDIRILMIŞ MI?

Hızlı dil öğrenme!

Hızlı okuma teknikleri!

Hızlı cevap!

Hızlı tren! 

Hızlı araba!

Hızlı kaynayan su! 

Hızlı pişen yemek!

Hızlı yemek siparişi!

Hızlı kazanmak!

Hızlı sonuç almak!

Hayatın hızı arttıkça, insan her şeyde hız ister oldu. 

Hızlı almak,

Hızlı tüketmek, 

Hızlı yaşamak,

Hızla girilen ve sonra daha büyük hızla çıkılan ilişkiler, 

Üç gün içinde evlenip, 2,5 dakika süren boşanmalar…

Düşünmeden irdelemeden acele verilen kararlar…

Her şey çok hızlı!

Peki, bu hız merakının sebebi ne? Nedir bu telaş?

Nasıl yani! Hızlı olmak kabahat mi? 

Elbette değil. 

Kastedilen hız, gerçek bir hız ise, toplamda ivme kazandırıyorsa hız kazanmak iyidir.

İnsan; 

• Konuşmayı önce yavaş, kısa kelimelerle öğrenir, sonra cümle kurarak hız kazanır…

• Yürümeyi önce yavaş adımlarla, bir yerlere tutunarak öğrenir, sonra hızlanıp koşabilir…

• Okumayı önce yavaş, heceleyerek öğrenir, sonra seri okuyarak hız kazanır…

• Araba kullanmayı önce yavaş sürerek öğrenir, sonra hızlanmaya başlar…

• Yemek yapmaya yumurtayla, makarnayla başlar, sonra pratikleşip, menüsünü çeşitlendirir ve hızlanır…

İnsan, neyi hızlı öğrenip hemen uygulayabilmiş ki?

Hayatta yavaşı olmadan hızlısı olan ne var ki?

Kimi, “hızlı yaşa genç öl” der. Kimi ise; “acele etme! Bir üzerine yat, sabah tekrar düşünüp duruma bakarsın” der. Hayatta hiçbir şey hızlı başlayamaz, öğrenildikçe pratikleşir, sonra da hızlanır. Bu, hayatın değişmeyen hızlanma sürecidir. Çünkü her şey bir süreçten geçer. O yavaş gibi görünen süreç, toplamda hız kazandırır.

Bu durum iyide de kötüde de aynıdır. Ancak, insan çok sabırsız bir canlıdır. O yüzden yavaş hareket etmeden, hızlı sonuca geçmek ister. Beklemek, sabretmek, sindirmek istemez. Hızlı kazanmak ister, her şey çabucak yoluna girsin ve tüm problemleri hemen çözülsün ister. Oysa ki problemler sadece doğru tepkilerle çözülür. Ve insanın istediği sonuca ulaşabilmesi için zamana da sabredebilmesi gerekir.  

İnsan, yüzünde çıkan bir sivilceyi hemen iyileştiremez, beklemesi gerekir. Bir ağaç hemen meyve veremez, önce çiçek açar, sonra yavaş yavaş meyvesi oluşur. Bir anda çok meyve de veremez. Önce tadımlık çıkar, sonra bir sepet dolar, yüz güldürecek kadardır miktar. Sonra bir bakılır ki ihtiyaçtan çok daha fazla meyve vermiş. Bunlar hep zamanla, yavaş yavaş olur. 

İnsanın kendisi de; hemen büyüyemez, bir kadın hemen doğuramaz. Yaklaşık 9 ay beklemesi gerekir. Yemeğin en sağlıklısı ve en lezzetlisi yavaş yavaş pişendir. En hızlı pişen yemek, en sağlıksız ve lezzetsiz olandır. Bir kitap, en iyi sindire sindire okunduğunda, üzerinde düşünerek anlaşılır. Bir dilin konuşularak pratikliği artar. Yani etkili bir sonuç için, doğru bir süreç gerekir. Bekleyebilen ve sabredilebilen bir süreç… 

Ancak, insan çok sabırsızdır. 

“Hız” vaat edilen her konuda, insanın kandırılması kolaylaşır. Hızlı ve kolay sonuç arzusu ile insan düşünmez olur. Kandırılır. Aynı öykünün benzerlerine yıllardır şahit olmasına rağmen kandırılır. Hiçbir şeyin yavaşı olmadan hızlandığını görmediği halde, o sahte hızı ister. Hızlı olan her şeyin, zarar verdiğini görmüş olmasına rağmen.

Mesele hızlı başlamak değil, yavaş ve doğru başlayıp, sonra hızlanmaktır. Hiçbir gerçek kazanç, sabır süzgecinden geçmeden elde edilemez. 

Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki; “Kestirme yol, en uzun yoldur.”

Yavaş başlayıp, öğrenmeye ve olgunlaşmaya odaklanmak gerekir. Anlama, öğrenme, uygulama, süreklilik kazanma yavaş süreçlerdir. Bunlar olduktan sonra süreçteki hız kendiliğinden gelir. Bu sürecin dışında ne yapılırsa yapılsın, iyi ve gerçek bir sonuç almak mümkün değildir. 

Çünkü hayat, geri bildirim verirken hiç yanılmaz! 

***

Deneyimsel Tasarım Öğretisi, geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur. 

İnsanın daha mutlu, daha başarılı, daha iyi ilişkilerinin olması için yöntemler sunar.

"Kim Kimdir", "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" Programları ile bu amaca katkı sağlar.

Deneyimsel Tasarım Öğretisinde anlatılan tüm bilgiler, gerçek bilgiler olup, tüm zamanlar, tüm konular ve tüm insanlar için geçerlidir.

***