SOSYAL SORUMLULUK PROJELERİ

İSTANBUL İÇİN İFTAR VAKTİ

   



 İSTANBUL İÇİN İFTAR VAKTİ

“Ramazan niye otuz gün daha uzun olmalıydı.” diye geçirdi aklından ve güldü kendi kendine Aylin. İftar sofrası o kadar çok hoşuna gidiyordu ki. Evet evet doğru! Yemeği değil iftar sofrası hazırlamayı özlüyordu gün boyunca bu yüzden ezanı sabırsızlıkla beklerdi. Hatta sonlara doğru o kadar pratikleşiyordu ki ustalık eseri masalar hazırlıyordu adeta. Neredeyse ayın tamamına yakın evinde misafir eksik olmazdı. Bayılıyordu arkadaşlarını ağırlamayı, akrabalarını misafir etmeyi, çocukları doyurmayı, onlara minik sürprizler yapmayı. Arka planda evini temizlemek, yemekler yapmak ve gelen misafire göre menü hazırlamak da vardı tabi, çok hoşuna gidiyordu. Sohbet sırasında tatlı, çekirdek ve tabi ki kırmızı çizgisi olmazsa olmazı çay. Çay, tek özlediği şey oruçlu iken. İnsan açken yiyeceği şeyleri düşünür ama tek lokma aldığında tüm hevesi geçerdi. Ağzına ne atarsa atsın tatlı gelirdi. Demek ki açlığı arttırınca insanın yediği şeyin de kıymeti artar. Ne kadar bolluk içinde olduğunu hatırladı ve haline şükretti. “Verilen her bir imkana her lokmaya her nefese şükürler olsun.” dedi.

Misafir etmeyi sevdiği kadar birilerinin kendisini misafir etmesi de çok hoşuna giderdi. Kimin hoşuna gitmez ki. Tam dört yıldır, her zaman görev edinip çağırdığı arkadaşları, akrabaları, dostları, çocuklarının öğretmenleri, eşinin iş arkadaşları… ve daha birçok kişiyi ağırlamıştı. Ama tuhaf olan şuydu: Neden dört yılda bu insanlardan hiçbiri kendisini de davet etmemişti?

Tüm bunları düşünürken birden içi çok garip oldu Aylin’in, gözleri doldu. Daha önce hiç fark etmediği bir şeyin farkına varmıştı. “Neden hiç kimse beni davet etmedi iftara?” diye sordu kendine. Kimse onu aramamıştı halbuki o birilerine gitmeyi o kadar istiyordu ki… Yanlışlıkla biri davet etse ya da ona benzer bir şey ima etse hemen kabul edecekti. Bunun için hazır bekliyordu.

Aslında Aylin cevabını o kadar iyi biliyordu ki bu sorunun… Fakat kabul etmek istemiyordu. “Hangi birini saymalıyım acaba?” diye kızdı kendine.

Her işe koşan birini

Herkesin yükünü hafifleten birini

Seçici olmayan birini

Yardım kabul etmeyen ama herkese yardım eden birini

Kendine kıymet vermeyen çevresine kıymet veren birini

Kendinden çok çevresini düşünen birini

Başkalarının işlerini üzerine vazife olmadığı halde yapan birini

Kim neden davet etsin? Sonra annesinin çocukken Aylin’in arkadaşlarıyla yaşadığı bir sorun üzerine söylediği söz aklına düştü: 

Sevgi hissi emekle oluşur. İnsan emek verdikçe bir şeye ya da bir kimseye kıymet verir. Emek vermediği şeye de değer vermez.

Aylin hep arkadaşlarının dediğini yapardı, onların istediği oyuncakları onlarla paylaşır, bisikletine bile kendisinden çok arkadaşları binerdi. Ama Aylin arkadaşlarından bir şey istediğinde ona vermezlerdi. Hatta bisikletine binmek istediğinde bile ona vermezlerdi. Büyüdüğünde de İlişkilerinde bütün emekleri kendisi vermişti. Kimsenin kendisine emek vermesine, kendisi için bir şeyler yapmasına hiç açık kapı bırakmamış, herkesi tıka basa doyurmuştu. Çocukluğundaki Ramazan anılarına zihni gitti. Annesi ve babasıyla gittikleri iftar davetleri ne kadar da güzeldi. Bazen mahallede herkes bir şey yapar mahallenin orta yerindeki meydanda sofralar kurulurdu. Annesinin çağırdığı kişiler onları da davet ederdi. Herkes nasıl da birbirini düşünürdü.

“Sana emek vermeyen seni sevemez ki.” dedi kendi kendine. Aylin kimsenin ona emek vermesine izin vermemişti ki her işi o yapardı. Hatta kimsenin düşünmediği şeyleri o düşünür, bu duruma da herkes hayret ederdi. İnsanları tıka basa doyurduğunda onların da kendisine aynı şekilde muamele edeceğini zannetmişti. Ama nasıl bir zan ki bu dört yıl bunun için aynı şeyi yapmış ama sonuç hiç değişmemişti. O kadar emeğe rağmen kimse onu aramamıştı. Bu kadar çabaya rağmen yaptıkları bir iftar sofrasında misafir olacak kadar bile işe yaramamıştı... Yaptığı çok şey vardı ama kıvamı yoktu. Çok şey yapmıştı ama etkisi azdı.

O zaman insan gerçekten ilişkilerinde lezzetli bir yemekte yakaladığı kıvamı nasıl yakalayabilir? Ne kadar emek vermeli ki karşılığında değer görebilsin?



***

Deneyimsel Tasarım Öğretisi, geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur. 

İnsanın daha mutlu, daha başarılı, daha iyi ilişkilerinin olması için yöntemler sunar.

"Kim Kimdir", "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" Programları ile bu amaca katkı sağlar.

Deneyimsel Tasarım Öğretisinde anlatılan tüm bilgiler, gerçek bilgiler olup, tüm zamanlar, tüm konular ve tüm insanlar için geçerlidir.

***

    

16 yorum:

  1. İnsanoğlu kıvamın önemini bilse aşırılığa kaçtığı yerlerin maliyetini anlardı…emeğinize sağlık

    YanıtlaSil
  2. Kıvamı bozulan şeyin tadı, lezzeti gider. Emeğinize sağlık

    YanıtlaSil
  3. Başlarken sonunu tahmin edemediğim bir yazıydı, ilminize kuvvet ☺️

    YanıtlaSil
  4. Sevgi hissi emekle oluşur…
    Kaleminize sağlık

    YanıtlaSil
  5. Emeğinize sağlık, kaleminize sağlık ❤️

    YanıtlaSil
  6. Kalbinize sağlık... Kıvamı olmayan bir yemeği nasıl yiyemiyorsak , Kıvamı olmayan ilişkinin tadı da ziyadesiyle aynı... Cok teşekkürler🌱

    YanıtlaSil
  7. İnsanoğlu ne yazıkki bir şeylerin yokluğunu görmeden varlığının kıymetini anlayamıyor.. emeklerimizde olduğu gibi..emeğinize sağlık çok anlamı bir yazı olmuş..

    YanıtlaSil
  8. Gülden Ogulgaymış29 Nisan, 2024 14:47

    İlişkilerimiz de fark etmeden nasıl de geden çıktığımıza dair çok kıymetli bir yazı olmuş
    Ramazan ayı, iftar sofralarımız ve herşeyin bir denge üzerine kurulu olması.Hrpsinü birbiriyle ilişkilendirerek anlatımı gerçekten çok iyi olmuş.
    Elinize emeğinize sağlık

    YanıtlaSil
  9. Şunu birkez daha anladım emek olmadan yemek olmuyor. Emek olmadan birşey oluşmuyor..

    YanıtlaSil
  10. Aylin'i iftara davet etmek istiyorum. Bul beni Aylin. Kıvam konuşalım beraber anlayalım :)

    YanıtlaSil
  11. Kıvamı tutturanlardan olmak dileğiyle.. kaleminize sağlık..

    YanıtlaSil
  12. Çevremde şikayet eden insanları şimdi daha iyi anladım. İstemeden verdiği için, insanlar da ona kıymet vermiyorlar.
    Elinize sağlık, güzel bir yazı olmuş...

    YanıtlaSil
  13. Sevdiklerine çok vererek sevilmek, daha iyi arkadaş olmak, daha yığını ilişki kurmak imkansız.,. Ölçülü olmak, ölçülü bir karşılıklı alışveriş gerekiyor gerçek bir ilişki için.,. Emeğinize sağlık 🌹

    YanıtlaSil
  14. Aylin yalnız değilsin, öğreneceğimiz çok şey var...

    YanıtlaSil
  15. Kıvam ne güzel ölçü... Kaleminize sağlık

    YanıtlaSil
  16. Her yerde kıvamı yakalayanlardan oluruz inşallah.

    YanıtlaSil