Bir Varmış Bir Yokmuş

Mevsimlerden sonbahar… 

Yeşillerin yerini sarının tonlarına bıraktığı, güneşin bulutların ardına gizlendiği, sıcağın köşeye çekilip sahneyi soğuğa, yağmura bıraktığı günler ve aylar…

Kuruyan yapraklar, dökülen çiçekler, dallarından düşüp çürüyen meyveler, göç eden kuşlar… Sanki insanlara, her şeyin er ya da geç son bulacağını anlatmaya çalışır, sonbahar… 

O yüzdendir ki, Deneyimsel Tasarım Öğretisi “Bu hayatta her şey geçicidir.” der…

Öyle ya, bir bak bakalım geçmez zannettiklerine, geçip gitmediler mi?

Çocukken düşüp de yaraladığın dizinin sızısı, hani o içini parçalayan ayrılık acısı… Bir daha düzelmez dediğin o kırgınlıklar, kazandın diye sevindiğin anlar, kaybettin diye üzüldüğün zamanlar… 

Dinmez dediğin ağrılar, dindi değil mi? Bitmez dediklerin bitti, geçmez dediğin ne varsa geçti… Akarsu gibi, hayat durmadan aktı gitti… 

Nice ömürler, ne güçlü insanlar, ne mazlumlar ve ne zalimler… Bir varmış, bir yokmuş…

Zor ama değil mi? Gelip geçici olduğunu kabul edebilmek...

Tüm gerçekliğine rağmen unutur çünkü insanoğlu...

Bak o adama, nasıl da hiç ölmeyecekmiş gibi, daha fazla güç için gecesini gündüzüne katıyor… 

Bak o hatuna, nasıl da insanların beğenisini kazanmak için taviz üstüne taviz veriyor…

Bak, bak, ne yöne bakarsan bak, hep aynı sahne… 

İnsan bir küçük çocuk misali, istedikçe ister… İstekleri arttıkça somutlaşır, ağırlaşır… Hani akıp giden bir su gibi ya hayat, tam ortasında takılır kalır. 

Peki düşündün mü, aynı insan bir gün fark etse geçiciliğini, ne yapar? İşte o zaman her cümlenin başı “keşke” olur…

Keşke…

• O kadar üzülmeseydim…
• Kıymetini bilseydim, ihmal etmeseydim…
• Daha çok çalışsaydım…
• Sağlığıma dikkat etseydim…
• Oyalanmasaydım, doğru şeye kaygılansaydım, asıl önemli olanı kavrayabilseydim…

Hiç mi yok ömrünün hakkını vere vere yaşayan? Elbette var… Onlar geçip gideceklerini idrak ettiklerinde “keşkeler” yerine “iyi kileri” olanlar… 

İyi ki…

• Zorluğuna rağmen o yolu seçmişim…
• Doğru olandan vazgeçmemişim…
• Aileme vakit ayırmışım…
• İnsanlara fayda verecek işler yapmışım…
• Kulak asmamışım, sözümden vazgeçmemişim, yönümden taviz vermemişim…

Peki sen hangi taraftasın, hiç düşündün mü? Bilmem kaç yıllık hayatında bir sonuç değerlendirmesi yaptın mı? 

Bugün yolun sonu olsaydı, vardığın yerden tatmin olur muydun?

Ömrün şu an bitse, yaptıkların ve yapmadıkların için kendinden razı olur muydun? 

Seçtiklerin ve vazgeçtiklerin, söylediklerin ve yutkundukların, koştukların ve sakındıkların…

Keşkeler mi daha çok dönüp baktığında, yoksa iyi kiler mi?

Korkma korkma, henüz nefes alıyorsak, vardır elbet zamanımız… O halde biraz durup düşünmeli. 

• Eşinle tartıştın, canın sıkkın. “Bana nasıl öyle davranır?!” Belki de o kadar takılmaya değmez ne dersin? Oyalanma oralarda…
• Gelecek kaygın var. Ülkenin hali belli… “Çocuklara bir ev bile bırakamayacağız bu gidişle…” Bıraksan ne olur, bırakmasan? Derdin ev değil, anlamlı bir amaç bırakmak olsun…
• Belki de bolluktasın, ömrünün, ticaretinin, ilişkilerinin yaz mevsimi. Çiçek açmışsın, meyve vermişsin… Ama biliyorsun ki artık geçici. Her bolluğun ardında kıtlık var. O zaman belki de artık “ben oldum” dememek, her kazandığını tüketmemek, başkasının kıtlığına destek çıkmaktır yapılması gereken… 
• Neyin bolluğundaysan onu paylaş haydi. Paran mı var? Zamanın mı var? İlmin mi var? Yarın olmayabilir… Şimdi olmayana da ver ki, kıtlığa bile düşsen elinde kalanın teması artsın…
• Ya da öyle bir dönem ki ömrümün son baharı, hatta kışı. Ne tarafa gitsen sarp yokuş, hangi kapıyı çalsan suratlar asık. Yok, olmuyor, olduramıyorum diyorsun… 
• Ama anlıyorsun değil mi? Bu da geçici. Çünkü nasıl ki o kuruyan daldan tekrar pespembe çiçekler fışkırıyorsa, sen vazgeçmediğinde, doğru tepkiler için mücadele ettiğinde yokuşlar düzlük olacak, kapılar güler yüzle açılacak. Er ya da geç… O zaman madem bu kıtlık geçici, gel vazgeçme, şikayet etme, sabret, azmet…
• Bir zorlukla karşılaşınca kaçmaya çalışma. Problemi ortadan kaldırmaya çalışmak yerine doğru tepkiye konsantre ol. Çünkü nasıl olsa geçecek. Bugün engel gibi gözükeni, vereceğin tepkinin doğruluğuyla, güzelliğiyle yarınların için fırsata çevir. Bugünün zorluğu bakarsın yarınını kolaylaştırır…
• Bana bir şey olmaz deme, o beden geçici… Sağlığına dikkat et. Geçip gitmeden bil kıymetini. Sana verilene hürmet et, hor kullanma…
• Sevdiklerin, annen, baban… Hep ordalar ya, hiç gitmeyecekler sanıyor insan değil mi? Her nazını çekmiş, her hatanı hoş görmüş… Yok yok, düşme o tuzağa, onlar da geçici… Hem de öyle bir geçici ki, bir sabah uyanırsın da en sevdiğinin yüzünü hatırlamaya çalışırken bulursun kendini. Hazır yanındayken kırma onları, öyle yükseltme sesini, öf bile deme… 

Ve düşün, son perdede nasıl bir fotoğraf karesi bırakmak istiyorsun geriye? 

Neleri kazanmış, nelerden vazgeçebilmiş olmayı isterdin? 

Neleri halletmiş olarak veda etmek isterdin, gelip geçici olan hayatına? 

Zor ama değil mi? Gelip geçici olduğunu kabul edebilmek...

Peki ya geçip gittikten sonra varılacak başka bir yer, kalacak başka bir durak varsa? 

Hani olur ya, farz et ki buradan geçerken aslında her adım kalacağın asıl yere yakınlaştırıyor seni…

O zaman sen gel neyi problem edeceğini, neye dertleneceğini ona göre seç…

İmkanlarını, vaktini, marifetini, ilmini neye harcayacağına ona göre karar ver...

Yediğini içtiğini, neyi okuyacağını, neye kulak verip neyden yüz çevireceğini ona göre denetle, filtreden geçir…

Yakınlaşacağın ve mesafe koyacağın insanları ona göre belirle… 

Kimin sevgisini kazanmak için çabalayacaksın? Kimin rızası daha önemli? İyi düşün…

Düşüncelerini, davranışlarını, sözlerini…

Tüm yapıp ettiklerini…

Tüm hedeflerini…

Ve amacını… 

Ona göre belirle…

Olur ya… Belki de geçip giden her şey, sadece kalıcı olan o yere varabilmek içindir… 

***

Deneyimsel Tasarım Öğretisi, geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur. 

İnsanın daha mutlu, daha başarılı, daha iyi ilişkilerinin olması için yöntemler sunar.

"Kim Kimdir", "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" Programları ile bu amaca katkı sağlar.

Deneyimsel Tasarım Öğretisinde anlatılan tüm bilgiler, gerçek bilgiler olup, tüm zamanlar, tüm konular ve tüm insanlar için geçerlidir.

***