Bu da mı Gol Değil!

BU DA MI GOL DEĞİL!

İçindeki heyecan onu sanki 5 yaş gençleştirmişti. Kendini hiç olmadığı kadar hevesli, canlı, güçlü hissediyordu. “İnsan isterse her şeyi başarır” diye geçirdi içinden. Hayallerinden beslenen enerjiyle adımları giderek hızlandı. Kendisine doğru gelen kalabalığı yara yara ilerliyordu. Yüzündeki gülümseme “Bundan sonra her şey farklı olacak” diyen cinstendi…

Bir anda telefonunun sesi Ece’yi hayal dünyasından uyandırdı. Mesaj, oturduğu sitenin yönetimindendi. Kaşları çatıldı, anlamaya çalışmak için birkaç kez okudu mesajı. Site aidatını yine geciktirmişti, Salı ve Cuma günleri ayrıştırması gereken geri dönüşüm çöplerini de unuttuğu için belediyeden ceza kesildiğini söylüyordu yönetici… 

İçini bir huzursuzluk kapladı. Adımları yavaşlamıştı. Sahi, daha bir hafta önce rica etmişlerdi. Nasıl olmuştu da çıkmıştı aklından? Hem de öylesine inanmış, öylesine kararlıyken… “Bu sefer hiç aksatmayacağım, görecekler, sözüm söz!” derken… 

Sonra aklına baharda aldığı, akrabalarını ziyaret etme kararı geldi. Bir teyzesini aramakla başlayıp sonra gerisini getiremediği… 

Yılbaşında “Bu yıl farklı olacak!” diyerek aldığı ajandaya ziyaret edeceği isimleri tek tek yazmıştı oysaki… Oraya yazdığı diğer hedefleri düşündü.

• Bu yıl İngilizce öğrenecekti... 
• 3 yıldır düzenlenmeyi bekleyen mutfağına artık el atacaktı...
• Okumak istediği kitaplardan her gün 10 sayfa okursa 6 ayda biteceklerdi… 
• Günde 2 litre su içecekti… 
• Eşine daha çok ilgi gösterecek, onun ihtiyaçlarına konsantre olacaktı… 

Üzerine çöken ani yorgunlukla, boş bulduğu bir banka oturdu. Elindeki telefona bakıyor, aklında bambaşka düşüncelerle site yöneticisinin mesajlarını tekrar tekrar okuyordu… Derin bir iç çekti. Nerede hata yapmıştı? Belirlediği hedeflere neden sadık kalamıyordu?

Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki; “Hayatta durağanlık yoktur. İnsanoğlu hareket etmek, gelişmek, dönüşmek üzere yaratılmıştır.” 

Bir bebeğin büyümesi, yeni marifetler kazanması, emeklerken yürümesi, algılarken aktarmaya başlaması… İnsanın gerçeğidir; dününe göre daha iyi, daha güçlü, daha başarılı, daha mutlu olmak için yaşamak. Bu yüzdendir ki her insan hayatında ilerleyebilmek, bir üst versiyona ulaşabilmek için hedeflere ihtiyaç duyar. Hedefin varlığı insanın hayatını anlamlı kılar. Rotası oluşturulmuş, dümeninde kaptanıyla ilerleyen bir gemi misali olur insanın hayatı. Hedef, o hayatı yeni yeni limanlara, daha önce görülmemiş, faydası ve hazzı henüz keşfedilmemiş coğrafyalara taşır. 

Ve her yolculukta olduğu gibi, bu yolda da engeller çıkar insanın karşısına. Hedeflenen varış noktasına ulaşabilmek için, insanın gideceği yönden, rotasından gözünü ayırmaması, her bir engele, zorluğa, samimiyet testlerine doğru tepkiyi vererek ilerlemesi gerekir. 

Peki her insan bunu başarabilir mi?

Öyle insanlar vardır ki…

• Hedeflerine konsantre olanlar… 
• Engellere, zorluklara rağmen hedeften şaşmayanlar… 
• Kendi kendilerine motive olabilenler…
• Kolay vazgeçmeyenler…
• Neyi neden yaptığını iyi bilenler…

Tıpkı; 

• Kilo vermeye karar verenin yağmur yağsa bile çıkıp koşması gibi…
• Satış elemanının yakıcı güneşin sıcağına yenilmeden, kapı kapı gezmesi gibi…
• Her türlü zararlı alışkanlığın normalleştiği bir devirde, sorumluluk sahibi çocuk yetiştirmeye çalışan cesur bir ebeveyn gibi… 
• Hayatın içerisinde anlamlı hedefleri olan ve o hedeflerden beslenerek, düğümleri çöze çöze ilerleyen, kök salan, filizlenen, çiçek açan, meyve veren insanlar… 

Ve öyle insanlar da vardır ki…

• Hedefleri yerine arzuları olanlar… 
• Yıllardır kilolarla başı dertte olan, 
• İşinde bir türlü düzenli çalışma alışkanlığı edinemeyen, 
• Üniversite sınavından yüksek puan almak isterken oyalanan, 
• Çocuğu sözünü dinlesin isterken gözünü televizyondaki diziden ayıramayan, 
• Eşinin ilgisizliğinden şikayet ederken sadece kendi ihtiyaçlarını önemseyen…
• İstekleri ve davranışları birbirleriyle tutarsız olan…
• Ve, bir yere varmayı hayal ederken hep yolda kalanlar… 

Her yılbaşında, her baharda, her doğum gününde, tüm Pazartesilerde alınan yeni kararlar, çıkılan yeni yollar… Ve yolun gerektirdiği engelleri, zorlukları göğüsleyemeyip yarım kalan hevesler… Her seferinde daha kolay vazgeçen, daha çabuk pes eden insanlar…

Peki ne yapmalı? Hayatı daha mutlu ve başarılı yaşamak için doğru hedefleri belirlemek, varış noktasına giden yolda sabrımızı, azmimizi, gücümüzü arttırmak mümkün mü? 

İşin sırrı önce doğru soruları sormakta olabilir mi?

• Hedefe ulaştıracak yolda izlemem gereken adımları doğru belirledim mi? 
• Hedefimi gerçekleştirirsem kazanacaklarım, gerçekleştiremezsem kaybedeceklerim neler?
• Hedefimin bana ve çevremdekilere faydası nedir? 
• Hangi engeller ve zorluklarla karşılaşabilirim? 
• Baskıda vermem gereken tepkiler neler olabilir? 
• Güçlü yönlerim ve ayağıma taş olacak zayıf yönlerim neler? 
• İnsan motivasyonunu, sabrını, baskılara karşı dayanıklılığını nasıl arttırır? 
• Hedefim hakkında konuşmalı mıyım, yoksa sessiz mi kalmalıyım? 
• Yolun başında mı, ortasında mı yoksa sonunda mı daha çok zorlanacağım? 
• Bu konuda kimlerin hayatından deneyim transfer edebilirim? Kimlere danışabilirim?

İnsan, doğru soruları sormaya başlayıp niyetini tazeledikçe, neyi neden yaptığını netleştirdikçe o süreçte daha güçlü yürümeye, adımlarını daha sağlam atmaya, daha kalıcı olmaya başlıyor. 

O zaman insanın başarabileceğine olan inancı giderek artıyor. 

Kuru dallar yeşermeye, çiçek açmaya, meyve vermeye başlıyor. 

Hayatını hedefleriyle anlamlı hale getirenlerden, her daim meyve verenlerden olabilmek dileğiyle…

***

Deneyimsel Tasarım Öğretisi, geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur. 

İnsanın daha mutlu, daha başarılı, daha iyi ilişkilerinin olması için yöntemler sunar.

"Kim Kimdir", "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" Programları ile bu amaca katkı sağlar.

Deneyimsel Tasarım Öğretisinde anlatılan tüm bilgiler, gerçek bilgiler olup, tüm zamanlar, tüm konular ve tüm insanlar için geçerlidir.

***