En Mutlu Yaş Günü

Her sabah ‘Neden çalışmak zorundayım ki!’ diye hayıflanarak uyanan Ebru bu sabah çok keyifliydi. Hatta alarmından bile önce uyanmıştı. Doğum günü kızı neşesi yüklenmişti Ebru’ya. Bir de 30. yaş günü olunca daha bir farklı hissediyordu bugün. 

Kombinini akşamdan ayarlamıştı bile. İş yerinde kutlarlarsa diye şık bir ceket, akşamına arkadaşları sürpriz bir parti yaparsa diye de yedek bir elbise aldı yanına. Giyinip süslendi ve evden çıktı. En mutlu yaş günü bu olmalıydı.

İşe giderken arabada başladı prova yapmaya. İş yerindekiler sürpriz yaparsa diye teşekkür konuşması hazırlıyordu kendi kendine. Ama ofisin kapısını açınca karşılaştığı manzara hiç de beklediği gibi değildi. 

Leyla eline bir kâğıt tutuşturmuş ve günaydın bile demeden dert yanmaya başlamıştı.

- Nerde kaldın Ebru? Patron çok gergin bugün. Faturalandırmada hata olmuş sanırım. Seni bekliyor odada.

Bu sürprizin bir parçası mıydı yoksa gerçek miydi anlayamadı önce. Ama patronun yüzü hiç de sürpriz yapıyor gibi değildi. Eline pasta tutuşturmalarını beklerken, hatasını yüzüne vuran bir kâğıt parçasıyla karşılamışlardı Ebru’yu. Bugün doğum günü kızı ilgisi görmesi gerekirken patronun azarlamalarına maruz kalmıştı.

Bütün gün sorunu çözmeye odaklandıkları için de kimse Ebru’yla ilgilenmedi. Bir gözü telefonda bir gözü bilgisayarda işleri toparlamaya çalışıyordu. Kimse hatırlamadıkça morali iyice bozuldu.

Neydi Ebru’nun moralini bu kadar bozan?

Başka zaman olsa bu kadar üzülmezken şimdi bu kadar üzen?

• İnsanlar bazen kendileri için önemli olan şeylere çok anlam yükleyebilir. Başka insanlar da kendileri gibi hissetsin ve ona göre hazırlansın isteyebilir. 
• Doğum gününde insanlar ona sürprizler yapsın, unutulmaz bir gün olsun isteyebilir. 
• Düğününde her şey mükemmel olsun, hava ne sıcak ne soğuk, ne rüzgârlı ne durgun olsun isteyebilir. 
• İnsanlar kontrolünde olmayan olaylarda beklentiye girebilir. Buna ulaşamayınca da mutsuz olabilir.

İnsanın başkalarından bekledikleri arttıkça istemediği sonuçlarla karşılaşma ihtimali de artar. İnsanın kontrol edemediği bir dünyada beklentiye girmesi, mutluluğunun önündeki en büyük engellerden biridir. 

İnsan istekleri için kendisi mücadele edip o konuda başkalarından bir şey beklemediğinde karşılaştığı sonuçta da morali bozulmaz. Sınava yeterince hazırlanan bir öğrenci sınav test olmadı diye üzülmez.  Kalabalık bir yere giderken önceden park yeri bulmak için biraz daha erken çıkınca gerginlik yaşamaz. Nasıl olsa babam borcumu öder diye çok harcama yapıp babası ödemeyince problem yaşamaz. Başkalarının yapacaklarıyla değil de kendi yapacaklarıyla ilgilenir.

İnsan başkalarından beklentisi azalıp kendisinden beklentisi arttıkça başkalarının yapıp ettikleriyle ilgilenmez. Çevresinin yaptığı sürprizlere sevinir ama sürpriz beklemez. Sürpriz yapılmayınca da üzülmez. Şikâyeti olmaz, gerginliği gider. 

Düğününde yağmur da yağsa kar da yağsa eğlenebilir. Unutulan bukete de gülümseyebilir. 

Dış dünyadan beklemedikçe her şart ona keyif verir.

Doğum gününde kendi pastasını alabilen olur. 

Kimse hatırlamasa da en mutlu doğum günü bu yılki olabilir…

***

Deneyimsel Tasarım Öğretisi, geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur. 

İnsanın daha mutlu, daha başarılı, daha iyi ilişkilerinin olması için yöntemler sunar.

"Kim Kimdir", "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" Programları ile bu amaca katkı sağlar.

Deneyimsel Tasarım Öğretisinde anlatılan tüm bilgiler, gerçek bilgiler olup, tüm zamanlar, tüm konular ve tüm insanlar için geçerlidir.

***