SOSYAL SORUMLULUK PROJELERİ

Değişimden Dönüşüme

Değişimden Dönüşüme

Değişimden Dönüşüme

“Bir gün daha bitti, gün geceye kavuştu…” diye düşündü, kafasını yastığa koyduğunda. Birkaç saat sonra da, gece sabaha kavuşacaktı. Günler birbiri ardına ne kadar da hızlı geçmeye başlamıştı, şu son zamanlarda. “Hızla geçen, birbirinin aynısı olan günler yaşıyoruz…” dedi yine kafasındaki o ses. 

Bu saatlerde, kendini, kendiyle bir sohbete dalmışken buluyordu genellikle. 

“Yaşadığımız bu günlerin bir anlamı olmalı… Günlerin birbirinden bir farkı olmalı.” dedi. 

Komşusuyla sabah karşılaşmalarını düşündü sonra; 

“Nasılsın Osman amca?” sorusunun yıllardır değişmeyen cevabı;

“Nasıl olalım kızım, işte hep aynı…” idi. 

Ah Osman amca ahh! Ne aynı kalıyordu ki şu hayatta,  günlerimiz de aynı olsun… 

Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki; “Hayatta durağanlık yoktur. Her şey ya ilerler ya da geriler.” 

  • Takvimden sayfalar eksilirken… 
  • Bir gün bitip, yeni güne hazırlanırken… 
  • Bir ağaç, ilk çiçeğini açarken…
  • Bir evlilik başlarken…
  • Bir ortaklık biterken…
  • Her doğan, gün gün büyürken… 
  • Mevsimler değişirken…
Değişimden Dönüşüme

Aynı kalan ne olabilirdi ki? Bu mükemmel döngü içerisinde insanın aynı kalması, değişmemesi mümkün olur muydu hiç? Sorduğu soruya yine kendi cevap verdi; “Elbet insan da değişir, yaşadığı hayatı da değişir…”

Yeri gelir yüzdeki bir kırışık, yeri gelir saçlardaki bir beyaz tel, yeri gelir gözlerdeki ışıltı, yeri gelir yeni bir komşu, yeri gelir başka bir şehir, başka bir iş… 

Hayatın yasalarından biri... Engel olamayacağımız, müdahale edemeyeceğimiz, kontrolümüz dışında bir farklılaşma…

Tamamı fayda üzerine kurulmuş bu düzende, engel olamadığı bu farklılaşmayı, kendi lehine çeviremez mi insan? 

Peki, bu nasıl olabilir?

“Düşün!” dedi kendi kendine.. “Düşün düşün...” Bugüne kadar, bu konuda ne kadar da az düşündüğünü fark etti… Zaten en sevdiği de, insana bu konuda çokça sitem etmiyor muydu? İçini kaplayan mahcubiyetle düşünmeye devam etti... Düşündükçe zihni de açılıyordu sanki… 

Madem bizler öğrenebilen canlılarız, yarınını değiştirebilmek için, elinde olan tek şey öğrendikleri değil mi insanın? Tam da olmadı dediği yerde, aynı hataları tekrar yapmamak için, başardım dediği yerde, doğru yaptıklarını daha da iyileştirebilmek için öğrenebilmeliydi insan. 

Öğrenebilmeliydi, çünkü ne ‘hedefimize ulaşamamak’ her şeyi yanlış yaptığımızı gösterir, ne de ‘hedefimize ulaşabilmek’ her şeyi doğru yaptığımız anlamına gelir. Peki neyi doğru, neyi yanlış, neyi eksik yaptık? Neyi daha iyi yapabilirdik? 

Sebeplerimizi farklılaştırmak, bir sonraki adımımızı, yarınımızı, geleceğimizi farklılaştıracağı için bu soruları sormak, hayatımızın üzerinde düşünebilmek çok kıymetli değil miydi?  

Değişimden Dönüşüme

İnsanoğlu yanılır. Yanıldığı noktalardan birisi de; en az düşündüğü yerin belki de en çok, en özenle düşünmesi gereken yer olması. Hatayı söyleyen kendisi bile olsa, insanın hataları ile yüzleşmemek için, düşünmekten en çok kaçtığı yer olması. Biten her olayın sonrası… 

  • Belki, bir taşınma, 
  • Belki, güzel geçen bir buluşma, 
  • Belki, bir işten ayrılma, 
  • Belki, bir kayıp, 
  • Belki, yeni bir arkadaşlık,
  • Belki, teslim edilen bir proje,
  • Belki, bir bayram, belki bir tatil sonrası…

“Belki de, tıpkı şimdi benim yaptığım gibi, biten her bir günün ardından kafamızı yastığa koyduğumuzda…” dedi.

İşte ancak o zaman, bu hayat yolculuğunda kaç yaşına gelirsen gel, öğrenme hiç bitmiyor. İşte o zaman, hep kendinin daha iyi versiyonunu keşfediyor insan. Günler birbirinden farklı akmaya başlıyor… 

İşte o zaman, hayatımız hedefimize göre farklılaşıyor…

O zaman başlıyor, değişimden dönüşüme olan yolculuğumuz… 

***

Deneyimsel Tasarım Öğretisi, geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur. 

İnsanın daha mutlu, daha başarılı, daha iyi ilişkilerinin olması için yöntemler sunar.

"Kim Kimdir", "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" Programları ile bu amaca katkı sağlar.

Deneyimsel Tasarım Öğretisinde anlatılan tüm bilgiler, gerçek bilgiler olup, tüm zamanlar, tüm konular ve tüm insanlar için geçerlidir.

***


10 yorum:

  1. hayatımızın üzerinde düşünebilmek çok kıymetli değil miydi?

    YanıtlaSil
  2. “Hayatta boşluk yoktur”

    YanıtlaSil
  3. Öğrenebilmeliydi.
    Ne hedefimize ulaşabilmek her şeyi doğru yaptığımız anlamına gelir, ne de hedefimize ulaşamamak her şeyi yanlış yaptığımız anlamına gelir. mutlaka hatalarımız var ve mutlaka doğru yaptığımız yerler var. Öğrenme son nefese kadar devam eden bir süreçtir. Öğrenme ne zaman durur? İnsan ne zaman ben biliyorum diyor ise...

    YanıtlaSil
  4. Deneyimsel öğretiden önce duymadığımız geri bildirim ve sonuç değerlendirme, gelişim ve dönüşüm için ne kadar önemliymiş diyor insan. Emeğinize sağlık.

    YanıtlaSil
  5. Oysa ne az düşünüyor insan ve ne kadar gereksiz düşünüyor

    YanıtlaSil
  6. İnsan her zaman arada düşünmeli geçmişte ne yaptım ne ders çıkardım .Şimdi ne yapıyorum ne yapmalıyım ...insan hata yapabilir onu doğru bir şekilde düzeltmek ve yaşadıklarından ders çıkarmalıyız ...

    YanıtlaSil
  7. Çok güzel bir yazdı elinize sağlık. İnsan her oluşun, işin, bitişin Sonuç değerlendirmesini yapabilmeli.
    Gelen hesap giden hesap gibi Muhasebesini yapabilmeli.

    YanıtlaSil
  8. Her olaydan sonra düşünmek, her akşam yastığa başımızı koymadan önce bir sağlama çıkarmak gerek sanırım. Yoksa insan deneyimden uzak sadece yaşamak için yaşayacak... Kaleminize sağlık :)

    YanıtlaSil
  9. Hayatımız üzerine düşünmek ne kadar az yaptığımız bir şey... Kalemize sağlık...

    YanıtlaSil