SOSYAL SORUMLULUK PROJELERİ

Ayna Ayna! Söyle Bana...

Bencil

Ayna Ayna! Söyle Bana...

Hızlıca çantasını karıştırıp, evin anahtarını bulmaya çalışıyordu. Eve girdiğinde, pencereyi açarak derin bir nefes aldı ve şöyle bir ‘Ohh!’ çekti Ceren. O kadar hevesle gittiği buluşma, bir an önce eve dönebilmek için saatleri saydırır hâle nasıl gelmişti? Gerçekten neler olmuştu o geçen birkaç saatte? 

Geçenlerde, üniversiteden sınıf arkadaşı Deniz aramıştı. İş-güç, çocuklar, hayat koşturmacası derken görüşemeyeli birkaç yıl olmuştu. Zamanla üniversite arkadaşlarının her biri, farklı bir şehre dağılmıştı. Hem uzun zamandır görmediği arkadaşını görebilme, hem de kendine biraz vakit ayırabilme ümidi ile gitmişti buluşmaya. 

Deniz, kendinden bahsetmeyi çokça seven, şen şakrak bir kadındı. Etrafında olup bitenle değil de daha çok kendisi ile ilgilenirdi. Buluşmalarında anladı ki, görüşmeyeli pek değişmemişti. Daha oturur oturmaz başlamıştı… 

“Biliyor musun? Ben bu kafeyi çok severim… Sana da uzak oldu gerçi ama iyi ki geldin...”

“Ayy güneş tam da bana geldi… Görüyor musun bendeki şansı, gel seninle yer değişelim!”

Deniz, tüm hayatını sanki ‘Dünya ışıltılı bir sahne ve başrolünde de o varmış’ gibi yaşamıştı ve yaşamaya da devam ediyordu. Hatırlıyordu da, sohbetlerinde usulen sorulan ve cevabı asla dinlenmeyen ‘Nasılsın canım?’ soruları hiç eksik olmazdı. Sonrası Deniz’in başına gelenler, sevinçleri, hüzünleri… ‘Yağmur yağdı, ıslandım…’, ‘Güneş açtı, terledim…’ Sanki doğa olayları bile sadece ona has geçekleşiyordu. Deprem olduğunda da en çok o sallanmış ve en çok o korkmuştu tabii ki. 

Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki; “Bu hayatta her şey, zıddını var eder.” 

İnsan var olmaya çalıştıkça, çevresini yok saymaya, bir süre sonra kendisi de yok sayılmaya başlar. Bu, hayatın değiştirilemeyen gerçeklerinden biridir. Bir insan tüm algısını sadece kendi hayatına yoğunlaştırdığında, çevresinde olan biteni de o kadar algılayamaz hâle gelir. Çevresinden uzaklaşmaya başlar… Sanki aynalarla çevrili bir odada, sadece kendi yansımasını görerek yaşıyormuş gibi algılar hayatı…

Bencil

Peki insan, bu hayata sadece kendi ile ilgilenmek için gelmiş olabilir mi? Bu kadar donanımlı ve bir o kadar da kusursuz bir işleyişle yaratılan insan, hayat amacını nasıl bu kadar basitleştirebilir ki? 

“Hani, bir şeyin kullanımından meydana gelen sıkıntılar, o şeyin yanlış olduğunu göstermez ya... O zaman bu, tamamen kullanıcı hatası olmalı…” diye düşünüp, kendi kendine gülümsedi Ceren. İnsan da kendi yazılımını yanlış kullanabiliyor işte… Keşke bu davranışların, onu ilişkilerinde olabileceği en düşük seviyeye indirdiğini görebilseydi insanoğlu.

İnsan, önce kendi sahnesinin başrol oyuncusudur elbette. Kendi faydasını gözetmesi gerekir mutlaka. Uçakta yolculuk tedbirleri anlatılırken, “Oksijen maskesini önce kendinize, sonra yanınızdakilere takın” denir. İnsan önce kendine fayda verebilme gücüne sahip olmalıdır. Çünkü; birilerine yardımcı olabilmenin yolu, önce insanın kendisinin iyi olabilmesinden geçer. Ama sadece ben diyerek öykümüzü tamamlamak mümkün değil. Başkalarını da gözetmemiz gerekir.

Hayatımıza giren kişilere karşı hiç sorumluluğumuz yok mu? Peki, iletişimde öne çıkarak kendimizi anlık rahatlatmamız, ilişkilerimizdeki genel rahatlığı bozabilir mi? Kıymetli olan; insanın çevresindekilerinin ihtiyacını gözetmesi, yanında emin olunan, huzur bulunan kişi olmaya çalışması değil mi? ‘Yanında kendimi iyi hissediyorum…’ cümlesini duymak, hak etmek istemez mi insan? Ya da istemesi, hak etmesi gerekmez mi?

Bencil

Kıştan sonra gelen ilkbahar gibi olmak… Nasıl ki bahar geldiğinde ağaçlar yeşerir, kuru dallar çiçeklenir… İnsanın da bulunduğu ortama canlılık ve neşe getirmesi, çiçekler açtırması, onu ilişkilerinde kıymetli yapıyor. Kendi isteğini dert edinen, hayatını o merkezde döndüren değil… Bulunduğu ortamın da ihtiyacını algılayabilen… Kendi dününden daha iyiye ulaşmaya çalışırken, çevresindekilerden göz çekmeyen... Onların da toparlanmasında pay sahibi olmaya çalışan. Başka hayatlara da güneş olmalı, yollarını aydınlatmalı insan. 

Destek olmalı, danışılan olmalı… Ailesinin, çocuğunun, arkadaşlarının ve hatta kendisinin danışmanı olabilmeli. İhtiyaç duyulan konularda, kapısı çalınan kişi olmak kıymetli bu hayatta.

Birileri beğensin diye değil, gerçekten onları düşündüğünü hissettirerek yapabilmeli tüm bunları… Karşıdakinin lehine olanı, kendi lehine olan gibi isteyen… İlerlemesi için yöntemler bulmaya çalışan, paylaşan… Hangi işi yapıyorsa onu iyi yapan ama bununla övünmeyen… Öğretirken de kendisinden daha iyi yapılmasını sağlayacak şekilde öğreten… Bilgisini esirgemeden iyiliği tavsiye eden, sevdiren… Kimsenin ümidini kırmadan, çabasına engel olmadan, çiçeklerini soldurmadan yol gösteren olmalı insan. 

Var olmaya çalışan değil, fayda vermeye çalışırken fayda gören olmalı insan…

***

Deneyimsel Tasarım Öğretisi, geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur. 

İnsanın daha mutlu, daha başarılı, daha iyi ilişkilerinin olması için yöntemler sunar.

"Kim Kimdir", "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" Programları ile bu amaca katkı sağlar.

Deneyimsel Tasarım Öğretisinde anlatılan tüm bilgiler, gerçek bilgiler olup, tüm zamanlar, tüm konular ve tüm insanlar için geçerlidir.

***



7 yorum:

  1. Ne kadar doğru. Çevremizde bu şekilde çok fazla kişi var. Hatta acı ama bizim de böyle davrandığımız yerler ne kadar fazla. Daha çok fayda vermek nasip olsun, daha iyiye gidelim. Emeklerinize sağlık.

    YanıtlaSil
  2. “Hani, bir şeyin kullanımından meydana gelen sıkıntılar, o şeyin yanlış olduğunu göstermez ya... O zaman bu, tamamen kullanıcı hatası olmalı…” çokça unuttuğumuz bir şeyi ne kadar da güzel ifade etmişsiniz. Kaleminize sağlık…🌼

    YanıtlaSil
  3. İnsan önce kendi yaşadığı ilişkilerde sahne baş rolündedir.Daha sonra ailesini ,çocuklarını ve diğer çevresinin ilişkilerini sorumluluklarını ihtiyaçlarını kıymetini bilerek yaşamalı.

    YanıtlaSil
  4. Hocamız derdi,
    En iyi yöneten,
    En iyi yönetilenlerden çıkar...
    Bu sebep sonuç ilişkisini bilirsek, İnşaALLAH samimi fayda verenlerden oluruz...
    Emeği geçen herkesten ALLAH razı olsun...

    YanıtlaSil
  5. Ne kadar güzel bir cümle Var olmaya çalışan değil, fayda vermeye çalışırken fayda gören insan olmalı Allah yolumuzu aydınlatsın inşaAllah

    YanıtlaSil
  6. Çok kıymetli bir yazı olmuş. Yüreğinize sağlık

    YanıtlaSil
  7. Gönlünüze kaleminize sağlık.Mutluluğa giden yolda ilşkilerin önemi ve sıkça yapılan hatalar çok güzel anlatılmış.İlişkilerde Fayda veren olmak dileğiyle

    YanıtlaSil